Bu sezon tekrar Gençlerbirliği'nin başına geçen Ümit Özat sorularımızı yanıtladı; ses getirecek açıklamalarda bulundu...
ÖZEL RÖPORTAJ: Ufuk Kaan Karacan
Devre arasındaki hazırlıklarını Antalya'da yaptığı kampla sürdüren Gençlerbirliği'nde Teknik Direktör Ümit Özat, Goal Türkiye'ye verdiği özel röportajda çok konuşulacak açıklamalarda bulundu.
"Sözleşmemde asgari ücret dışında bir şey yazmıyor!"
"Sizin gidip dönmenizde bence hiçbir anormallik yok. Daum gitti, döndü. Terim gitti, döndü. Ama sizin gidip dönmeniz manşet oldu. Aslında onu biraz konuşmak istedim."
- "Anormallik benim gitmemdeydi, ikinci kez gelmemde değil. Ama o günün şartları bunu gerektirdi. Başkan da bunu itiraf etti, "Hata yaptık" dedi. Biz de anlamadık üçüncü hafta neden gönderildiğimizi ama bu bir takdirdir. Takdire saygı duymak lazım. Neticede yönetenler var, onlar büyüklerimiz. O gün öyle uygun gördüler, bugün de böyle uygun gördüler. Herkes git dediğin zaman gidebilirsin ama gel dediği zaman, her zaman gelmeyebilirsin. Bu kulübün benim açımdan farklı bir önemi var. Hem rahmetli başkanımız hem bu kulüpte yetişmiş olmam hem bu kadroyu benim kurmuş olmam? Yoksa bu kulüp Gençlerbirliği değil de başka bir kulüp olsaydı, üçüncü hafta gönderildiğim bir yere daha önce aldığımın iki katını almadan gelmezdim. Ben buraya ne ligde kalma primi, ne peşinat, hiçbir para pul konuşmadan geldim. Mukavelemde de asgari ücret dışında hiçbir şey yazmıyor. Hiçbir şey yazmıyor! Aksini iddia eden varsa TFF'de sözleşmemi alıp bakabilir. Bu herkesin gösterebileceği bir babayiğitlik de değil."
"Sizi tanıdığım kadarıyla zaten parayla pulla işi olan biri değilsiniz?"
- "Herkesin parayla işi var. Sabancı'nın Koç'un parayla işi var, bizim niye işimiz olmasın? Ekmek parası bu."
"Hayır, dışarıda da bir hayatınız olduğunu biliyorum?"
- "Bizim de bir hayatımız var, çoluğumuz çocuğumuz var. Geleceğini hazırlamak istediğimiz evlatlarımız var. Bu işi neticede para için yapıyorsun, ekmek parası için yapıyorsun."
"Sizin sanki başka bir idealiniz daha varmış gibi?"
- "İdealler hiçbir zaman bitmez ama bu kulüple ilgili şu var: Ben (Claudio) Zacarias'lar, (Roberto) Rinaldi'ler, (Hugo) Noremberg'ler? Bunlarla bu kulübe girdim. Bu kulübün eski binasının temeli atılırken ben bu kulüpteydim. Bu kulübün bende yerinin farklı olduğuna inandığım için, rahmetli başkanımızın adının verildiği için, bu takımı ben kurduğum için ikinci kez geldim. Gelirken de zaten ailemle birtakım sorunlar yaşadım ? ikinci gelişimde. Başka bir yer olsaydı bu kadar çabuk karar verip gelinmez tabii ki.
"İyi oyuncular, iyi bütçe, Başakşehir güzel bir örnek. Sizce şampiyon olabilirler mi?"
- "Olabilir. Zaten dört sene sonra, kendileri de hedeflerini ilk defa şampiyonluk olarak açıkladılar. Arda Turan'la görüşüyorlarsa şampiyon olmamaları için bir neden var mı? Demek ki hedefleri büyük. Arda gelecek, daha büyük yıldızlar gelecek. Gelir ? gider tablosu. Maddi durumu iyiyse, bunu doğru kullanıyorsa, verdiğinin karşılığını alıyorsa tabii ki bunu değerlendirebilir. Neden değerlendiremesin?"
"Sizin de yurt dışı deneyiminiz var, Barcelona'dan Başakşehir'e gelmeyi makul buluyor musunuz? Nasıl değerlendirirsiniz?"
- "Niye, Adebayor, Real Madrid'den geliyor da?"
"Yani bizim futbol kültürümüze katkısı açısından nasıl değerlendirirsiniz?"
- "Yani ben olsam, Türkiye'ye tatile gelirim. Arda'nın yerinde olsam? Bu Başakşehir de olsa, Galatasaray da olsa, Fenerbahçe de olsa? Dönmem yani Türkiye'ye. Çünkü dönerse nelerle karşılaşacağı belli. Ama farklı bir kulübe gidiyor. Sorunları daha az olan bir kulübe gidiyor. Dolayısıyla burada Arda'ya kucak açabilirler ve o da bunu çok iyi değerlendirebilir. Arda'nın bir ismi var. Arda yarın Başakşehir'den döner, tekrar Atletico Madrid'e gidebilir."
"Hayâlim var, beklentim yok"
"Galatasaray yeni bir yapılanmada ? Hasan Şaş, Ümit Davala, Claudio Taffarel. Orada yeni bir hava yaratılıyor..."
- "Onlar mı geldi?"
"Yardımcı antrenör olarak geldiler. Fenerbahçe'de Tuncay Şanlı gibi, Ümit Özat gibi, Alex de Souza gibi isimlerin camiaya bir türlü sokulmadığını, sokulamadığını görüyoruz. Bu bir sosyal medya sorusu aslında, oradan bir talep sorusu. Size iletmek istedim. Nedir düşünceniz? Çünkü bazı Fenerbahçe taraftarlarının böyle bir talebi var."
- "Benim böyle bir beklentim yok. Bu saatten sonra yardımcı antrenörük yapacak halim de yok ? büyük konuşmayayım."
"İsim olarak siz artık tabii teknik direktörlük görevindesiniz ama?"
- "Öyle bir beklentim yok. Bunun cevabını verebilirler, niye yani? Fenerbahçe'de Oğuz Çetin teknik direktörlük yaptı, Aykut Kocaman direkt teknik direktör olarak, sportif direktör olarak başlamıştı. Evvelinde Turhan Sofuoğlu yaptı, Şenol Çorlu yaptı, İsmail Kartal yaptı? Birçok isimlere şans verildi, kimse şans verilmedi diyemez. Belki 2000 yılından sonraki nesilde böyle bir şey olmuş olabilir ama, bugün, yanılmıyorsam Cem Pamiroğlu'na kadar (yanılabilirim yalnız bu isimde) herkese hemen hemen görev verildi. Saydığım isimlere ek olarak Rıdvan Dilmen yaptı. Daha ne olacak?"
"İşte, yeni nesil bir beklenti içinde belki de..."
- "Benim bir beklentim yok. Allah'ın dediği olur. Alnımızda yazılıysa olsun, değilse olmasın. Hayalim var ama öyle bir beklentim yok."
"Şu an Fenerbahçe'yi beğeniyor musunuz hocam?"
- "Benim şu anda konum değil. Fenerbahçe'yle ilgili bir şey söylemem oradaki meslektaşıma saygısızlık olur."
"Ben sivri değilim, insanlar yumuşak!"
"Niye bu kadar sivrisiniz, diye soracağım ama bunu sorma sebebim şu?"
- "Ben sivri değilim, insanlar çok yumuşak."
"Sözleriniz yanlış yere mi çekiliyor?"
- "Hayır. Bak ne diyorum, ben sivri değilim, insanlar bana göre biraz daha yumuşak. Sözlerimde bir yanlış yok ki yanlış yere çekilsin."
"Şimdi, mesela?"
- "Ne var mesela?"
"'Bu ülkede üç mütevazı insan gösterilecekse, üçüncü değil birinciyim?" Neden?
- "Öyleyim ben. Sokakta oturup dilenciyle ekmek arası yiyebiliyorum. Bakkalda oturup bakkalla ekmek arası kavurma yiyebiliyorum. Hangisi yapıyor bunu? Mütevazılığımı illa ki ekran karşısında mı göstermem lazım? Ekran karşısında kolunda dört tane kitapla gezip, hayatında kitap okumamış adamlar da biliyorum. Onları mı teşhir edeceğim yani? Kim benim gibi girmiş bakkala da gazozla ekmek arası kavurma yemiş? Kim benim gibi gitmiş pazarda pazarcıyla sohbet etmiş? Kim benim gibi herhangi bir mağazaya girip de orada esnafla çay içmiş? Bana birini söyleyin bakayım! Ha, eksiğim ne? Benim bunları reklam yapmamam. Ben bunları reklam yapsam? Bu benim görüşüm, herkes bana katılmak zorunda değil ki. Mütevazılık nedir bana bunun açılımını söylesinler. Bir de ben bir lafı söylerken, insanlar ne düşünür diye bakmam ki? Ne düşünürse düşünsün! Onu mu düşüneceğim bir de? 50 yıldır düşünüyoruz!"
"Dünya futbolunda genç teknik adamlar, yeterince iyi olduklarını gösterebiliyorlar. Siz de Türkiye'de bu örneklerden birisiniz. Teknik adamın genç olması hususunda neler söylersiniz? Ardından da, futbol camiasındaki asıl ve nihai hedefinizden bir örnekleme yaparsanız sevinirim."
- "İçinizde liderlik varsa, 18 yaşında da antrenörlük yaparsınız; içinizde liderlik yoksa 67 yaşında yardımcı antrenörlük yaparsınız. Antrenörün genci yaşlısı, yerlisi yabancısı olmaz. İyisi vardır, kötüsü vardır. Bu ülkede, Süper Lig'de 32 yaşında teknik adamlığa başlayan üç ya da dört teknik adam vardır, bunlardan biri benim. Yanılmıyorsam Samet Hoca, yanılmıyorsam Fatih Hoca, belki bir de Şenol Hoca'dır. Akıl yaşta değil, baştadır. Yıllar tabii ki insana tecrübe katar ama dediğim gibi, bu işin yaşlısı genci yerlisi yabancısı olmaz. İyi olan herkesten yararlanmaya bakacaksın. Hedefe gelince, bu basamak basamak gidebilecek bir şey. Bu konu farklı yerlere çekiliyor. Şu anki nihai hedefimiz, bu takımı alnımızın akıyla layık olduğu yere getirebilmek. Sonra da dediğim gibi, Allah'ın takdiri."
"İçinizde tutacaksınız, anlaşıldı. Sonraki yıllarda, en azından gerçekleştiğini söyleyin hocam gerçekleştiği zaman. Madem öyle?"
- "Şimdi, hedefinin gerçekleştiğini söyleyen insanlar hedefleri kalmamış insanlardır."
"Durak söyleyin en azından..."
- "Tamam, bir gün 'Bu hedefim vardı gerçekleşti ama şimdi bu hedefim var' diyebilirim. Direkt hedefim şudur diyemem. Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, her tarafa çekilebilecek cümleler bunlar. Şu anki hedefimiz, Gençlerbirliği'ni layık olduğu yere getirebilmek."
"Hocam çok teşekkür ederim, ağzınıza sağlık."
- "Ben teşekkür ederim."